MIPTV 29 Mart – 2 Nisan arasında Cannes’da yapıldı. Televizyon ve haberleşme teknolojileri artık akıl almaz bir hızla gelişiyor.. Bugün aldığınız televizyon, yarın eski..
Dev televizyon, film ve programları fuarının ana bölümünde, televizyon programları ve filmleri yeniden alıcılarının beğenisine sunuldu ve kıran kırana rekabetin yaşanmakta olduğu bu pazarın ruhu, fuarın havasını ciddi olarak etkiledi. Çinli üreticiler, özellikle Japon sanatçılara yaptırdıkları animasyonlarla, artık bu pazara Her yıl olduğu gibi, dünya televizyonları bu yıl da 29 Mart – 2 Nisan günleri arasında Fransa’nın güneyinde, festivaller şehri Cannes’da buluştu. 
da egemen olmaya başlamışlar, fuardaki stand sayılarını hayli artırmışlardı. Başınızı hangi yana çevirirseniz orada bir Çinli yapımcı ile, batılı bir satın almacının pazarlığını duyuyordunuz...
2005 yılında dünya ticaret sistemine dahil olacak olan Çinliler, yalnızca inşaat malzemeleri, motor ya da tekstil sanayiinde değil, eğlence ve iletişim sektörlerinde de iddalı ve hazır olduklarını hissettirdiler bu fuarda.
Ufak tefek yapımcı firmaların, özellikle daha ileri teknolojiler ile ürettikleri çocuk programları da hayli ilgi gördü. Butik çalışmalar olarak nitelendirilebilecek olan bu çabalar şimdilik daha pahalı olduğu için, ancak zengin televizyon şirketleri tarafından kullanılıyor. Daha çok interaktif, seyircinin bulunduğu yerden katılabileceği programlar olan bu yapımlar, elbette digital teknolojinin birer harikası olarak nitelendiriliyor.
Seyirci, o anda filmde oynayan tiplerden birisine söyletmek istediğini, cep telefonu aracılığı ile kaydettiriyor ve hemen o anda, ekrandaki filmde seyircinin sesi ile konuşmaya başlıyor tipleme, diğer oyuncu ise aynı anda hazır olmayan bu senaryoya yanıt yetiştirebiliyor... Doğaçlama tiyatronun ekrana yansımış hali mi demek lazım?
Öte yandan, farklı, daha geniş ekranlı cep telefonları ile, uçağınızı beklerken ya da tren yolculuğunuz sırasında, herhangi bir televizyon filmi yapımcısına telefondan bağlanıp, ekranınızda çıkan filmlerden birisini seçip, cep telefonunuza indirmeniz ve oturduğunuz tren koltuğunda kaykılıp, kredi kartınız ile ödemiş olduğunuz bu filmi keyifle seyretmeniz de olanaklı hale getirilmiş.
Cep telefonları, artık salt sesli görüşmenin ya da SMS’lerin aygıtları olmaktan çıkmış ve hayli yetenekli bir bilgisayarın yaptığı işleri yapar hale gelmiş, hem de gayet hızlı ve kaliteli bir biçimde..
“Biz yıllardır bu fuarlardan filmler, programlar alırız ve Türkiye’deki kanallara pazarlarız, ancak artık iş öyle bir hal aldı ki, bizim gibi aracıların işi kalmadı, çünkü bırakın internet üzerinden, cep telefonu ile bile filmleri, programları görmek, kredi kartları ile ödemeleri yapıp filmleri indirmek olanaklı hale geldi. Sınır yok, ulaştırma derdi yok, hiç bir engel yok. Malezya’da 
MİPCOM – MILIA fuarlarına izleyici olarak katılan “r film”in sahibi Ömer Rıza Çam ile fuarın neler getirdiğini konuşurken, endişesini gözlerinden izlememek olanaksızdı.
üretilmiş bir filmi on dakika sonra indirip, 20 dakika sonra televizyondan seyirciye sunabiliyorsunuz...” diyordu Ömer Rıza Çam..
Artık sinemaların bile bobinlerle filmleri alıp, dev makinelere takıp beyaz perdeye yansıtma döneminin bitmekte olduğunu, herhangi bir sinema salonunun istediği filmi anında internetten indirip beyaz perdeye yansıtabileceği teknolojinin var olduğunu da anlattı Ö.R.Çam.
Bu durumda ne yapılması gerektiğini sorduğum zaman da, iki olanaktan söz etti: “Bizim, öncelikle yüksek teknolojiye yatırım yapmamız gerekiyor. Bu teknoloji pahalı değil, ama yatırım gerektiriyor ve hemen bu işlere girişmek gerekiyor. Öte yandan uluslararası programların başlangıcında, bu programlara yatırım yapmalıyız. Örneğin bu star üreten programlar ilk başladığı zaman, bizim de maddi olarak tuzumuzun işin içinde olması gerekiyordu ki program tutup, satılmaya başladığı zaman biz de payımıza düşeni kazanabilelim... Yoksa bu meslekten çekilip market ya da café açacağız, başka çare kalmıyor”.
Türkiye’de reklam pastasının belli olduğunun da altını çizen Ömer Rıza Çam, bugüne kadar televizyonların baskı aracı olarak kullanıldığını ama statükonun değişmesi ile, Türkiye’de de durumun değiştiğini öne sürüyor ve televizyonların para kazanır ve para kazandırır hale gelmesi için, yeniden yapılanmaları gerektiğini savunuyor.
Gelecek yıl Nisan ayında yine Cannes’da buluşacak dünya televizyon yapımcıları, bakalım bu kez, aradan bir yıl geçtikten sonra nelerle karşılaşacağız, endişeler hangi boyutlara tırmanmış olacak? Ya da televizyon dünyası akacağı yeni bir nehir yatağını bulabilecek mi? Cannes şehri şimdi ünlü film festivalinin hazırlıklarına başladı. Mayıs ayında festival başlıyor ve 15 gün süreyle dünyaya sinema
ile ilgili her türlü yayın yine Cannes’dan yapılacak. Çünkü, Cannes Film Festivali dünyada en çok gazetecinin katıldığı tek olay olma özelliğini sürdürüyor.Avrupa film dünyasının çok az destekle işini sürdürdüğünü, Türkiye’de film yapımı için ciddi hiç bir destek olmadığını ve sinemanın da yok olmakla yüzyüze olduğunu söyleyen Çam, “şimdilik sinemadan para kazanılıyor, ama lütfen gidin ve Milia’yi izleyin, bu yıl fuar Miptv'de değil Milia’da başlayıp, orada bitiyor bana sorarsanız, değişen ve akıl almaz bir boyut kazanan teknolojileri görünce siz de şaşıracaksınız...” 
