Editörden
İşler ne kadar kötü olursa olsun, merhamet ve bilgelik bundan iyinin çıkmasını sağlayacak.
İnsan türü evrimin ve tarihin neresinde, nasıl bir geleceğin eşiğinde? Dünya, bu salgın nihayet sona erdiğinde, nasıl bir yer olacak? Seçeneklerimiz ne, yapabileceklerimiz neler?
"Sanki salgın bir hastalık insanları kırıp geçirmiyor ve sanki tutukluları sürekli çoğaltan bir ceza sisteminden kimse sorumlu değilmiş gibi, üstüne alınan yok…"
Evet, kriz herkes için gelecek. Ancak iklim krizi, korona demokratik değil, tam tersine ekonomik ve ekolojik adaletsizliği daha da katmerleştiren bir rol oynuyor.
Covid-19 sonrası üzerine kumdan şatolar kurma değil, bugün ve burada, bu insani felakete sebep olan politikaların sorumluluğunu teşhir etme ve başka türlü bir toplumsal varoluşun somut adımlarını atma, iktidarları bunları atmaya mecbur kılma zamanı değil midir?
Sonunda balon patladı, peki şimdi insanlığın karşısındaki diğer tehditler ile ilgilenecek miyiz?
Türkiye bu hafta Meclis'te bir 'hukuk-vicdan' testinden geçecek.
“Koronavirüsün iyi yanı, belki de insanları nasıl bir dünya istediğimiz konusunda düşünmeye itmesi olacak. Koronavirüs öncesi sosyal yakınlıklar yüzeyseldi ve insanlar birbirinden yalıtılmış haldeydi.’’
Tarihsel olarak, pandemiler insanları geçmişlerinden kopmaya ve nasıl bir dünya istediklerini tekrardan düşünmeye zorladı. Bu da farklı değil. Bu bir portal, bir dünya ile diğer bir dünya arasındaki geçit.
288 gün aç kalarak ölen bir insanın yaşama dönmesi sağlanamadı, sağlayamadık. Budur asıl yaşamak utancı. Hayatta kalmak için uğraşmaktan rahatsızlık duymak böyle zamanlarda vurur insanın yüzüne.
Veba'yı Ömer Madra’nın sesinden hafta içi her sabah 7.45 ve gece 00.45’te, haftasonları ise 08.45 ve 01.45’te takip edebilirsiniz.
Bu mecburi tecrit günlerinde kapalı kapılar ardında kendimizle karşılaşıyoruz. Etkinliklerle dolup taşmasına alışık olduğumuz hayat donmuş durumda.
İşte bu ânı yakalamamızı, hayatla ilişkimiz üstüne düşünüp kafa yormamızı, nihayetinde bize faydası dokunacak bir can sıkıntısına batmamızı öneriyor Roger-Pol Droit.
1990'lardan bu yana, "piyasa" ya olan inanç hiç sorgulanmadan devam etti. Şimdi ise dışarıda alışveriş yapmak bile topluma karşı bir suç haline geldi
Bilim insanları göz ardı edildi, devletin denetim kurumlarının içi boşaltıldı, kurumsal kârlara öncelik verildi. Tanıdık geldi mi?
Eve hapis yaşamlarınızda kapılarınızı kendiniz açıyor kendiniz kapatabiliyorsunuz, bu insanca bir özgürlük sayılır, kıymetini bilin! Hapistekilerin bu özgürlüğü yok. Kapıları başkaları açıyor ve üzerlerine başkaları kilitliyor.
Bir yanda kıtlık ihtimaline karşı şimdiden silahlanma oranı inanılmaz yükselen ABD diğer yanda Orwell mantığı ile eleştirilen Çin. Dünya pek çok yeni teoriye ve pratiğe gebe.
Bugün hayat, sağlık, salgın, hijyen, insanların ölülerini hakkıyla, onlarla vedalaşarak, yaslarını tutarak gömmelerine engel oluyor, ama sistem bu kadarla yetinmiyor, iktidarın bekası ve kontrolü yitirmemesi için ölülerin sessizleştirilmesini, onların adlarının, varlıklarının, kimliklerinin yok sayılmasını da dayatıyor. Ölenin adı olmuyor, geride kalanın yas tutma hakkı kalmıyor.
Bu virüs ve getirdiği yıkım sonrasında bildiğimiz, alıştığımız dünya pek kalmayacak gibi...
“Yıllardır ilk defa, evlerine tıkılı kalmış bir milyar insan, şu unutulmuş lüksü keşfetti: kendilerini sık sık, gereksiz yere oraya buraya çeken şeyi düşünme ve onu fark etme zamanı. Bu uzun, acı verici ve beklenmedik perhize saygı duyalım.”
Covid-19 nedeniyle sağlık çalışanlarına korku ve çaresizlik hakim… Ailelerine virüs bulaştırma stresi ile ekipman yetersizliğinden can güvenliği endişesi yaşıyorlar. "Vatandaş cüzzamlıymışız gibi yaklaşıyor" diyorlar.