Günün Sözü
Benim ve eşimin oğlunu artık göremeyeceğini düşünen annesinin durumunun, milletvekillerini ve siyasetle uğraşan herkesi, özellikle de hangi partiden olursa olsun bütün kadın siyasetçileri ilgilendirmesi gerektiğini zannediyorum.
Bu makalede yer alan yazarları, kamuoyuna ve bilim dünyasına tatmin edici bir açıklama vermeye, aksi taktirde Sağlık Bakanı ve Yardımcısı'nı derhal istifaya davet ediyorum.
Savaştan kim çıkar sağlıyor? Çürümüş hükümetler ve silah satanlar. Savaştan kim acı çekiyor? Halk. İki taraftan da genç askerlerin ve sivillerin her gün öldüğünü görmek çok üzücü. Lütfen savaşı durdurmak için hükümetlerinize ve uluslararası topluma baskı yapın.
Savaşın ölümü imzamdan, benimki de Barış’tan olsun!
Eğer 2020 yılında meydana gelen bütün bu iklim felaketleri canınızı sıktıysa, ömrünüzün geri kalanında yaşayacaklarınız hakkında size kötü haberlerim var.
Dünya sistemlerinin kırılganlığı her şeyin serbest piyasa ile çözülemeyeceğini gösterdi. Sistem, birkaç kişiyi zenginleştirirken yoksulları sürekli olarak sınırlarda tutuyor.
"Bugünden başlayarak."
Bakan 6 aydır söylediklerimizi doğruladı; turkuaz tablo kara tabloya dönüştü.
Hükümetin vaatleri, tutulsun diye yapılmıyor ki. Bu vaatler bizi rahatlatmak, dikkatimizi dağıtmak, "durum kontrol altında" diye düşünüp pankartlarımızı toplayıp iyi birer yurttaş olarak sessiz sedasız eve dönmemiz için yapılıyor.
Bitkiler ve mantarlar olmazsa biz de hayatta kalamayız: tüm hayat onlara bağlı... Zamana karşı yarışı kaybetmekteyiz, çünkü muhtemelen, türleri bulup adlandırmamızdan daha hızlı bir şekilde kaybediyoruz onları.
Demokratik rejime inananları, kendilerini demokrat ilan edenleri; hak, hukuk adalet, eşitlik, özgürlük talep edenleri, anayasal düzeni savunanları, tüm muhalefet güçlerini HDP’nin yanında yer almaya, demokrasiyi savunmaya çağırıyoruz. Topyekûn tehdit ancak topyekûn karşı koyuşla bertaraf edilir.
Bu savaşın kazananı olmaz! Ama kaybedeni, Ermeni ve Azeri halkları olacaktır. Ateşkesin sağlanması için sorumluluk alalım.
Bu anlaşma kapsamında Yunanistan adalarındaki kamplarda veya Libya’daki gözaltı merkezlerinde mahsur kalan binlerce kişinin acılarını dindirmek için hiçbir şey yapılmayacak.
Terörle mücadele tarihinde demokratik devletlerin zaman zaman düştükleri bir tuzak vardır. Bazen hukuku bir kenara bırakarak ya da bir süre askıya alarak mücadele etme zorunluluğundan bahsedilir. Aslında bu tam da teröristlerin istediği şeydir.
Yöneten elitler, gerçekten tehdit edildiklerinde, hukukun üstünlüğünü maskaralığa çevirirler. Muhaliflik hainliğe dönüşür.
Önümüzdeki dönemde bizi büyük bir tsunami bekliyor. Çünkü açılma dönemini bilimsel kriterlere uygun bir biçimde yapmadık.
İklim bilimciler bizi “hemen şimdi panikleyin” diyerek uyardıklarında, ortalığı telaşa vermeye çalışmıyorlar. Kaybedecek zaman yok. Bu canavarca suçluluğun içerisinde Beyaz Ev'deki kötülük en önde yer alıyor.
Gün iş cinayetlerine, ırkçı saldırılara, sömürüye, adaletsizliğe karşı ses çıkarma günüdür.
Demokrasi ve çevre krizlerinin kökenleri aynıdır: Anlamlı bir siyasetten her seferinde birkaç yıl boyunca dışlanmamız.
Hep kin, hep nefret, şiddet nereye kadar, ne zaman kadar? Bu yazgı değişmeli, karanlık yerine ışığı seçmeli... Adaleti, dürüstlüğü, merhameti isteyelim, sevgiyi saygıyı giyinelim, hep birlikte yaşayalım, yaşatalım.