Hrant umuttur

-
Aa
+
a
a
a

21 Ocak 2008Birgün Gazetesi

Cumartesi günü Hrant Dink için Agos Gazetesi önünde yapılan tören biterken Bülent Aydın mikrofondan şu uyarıyı yaptı:

-Lütfen elinizdeki dövizleri Agos'un önüne bırakın, gelecek yıl da onları kullanalım!

Bu içten telaffuz aynı zamanda geleceğe uzanan içselleşmiş bir güvensizliğin de kalın izlerini taşıyordu. Çünkü dövizlerde bildiğiniz slogan yazılıydı:

"HRANT için ADALET için."

Beklentiye göre 19 Ocak 2009'da da aynı slogan işlevsel olacaktı!

Başka bir ülkede olsa yadırganabilir.

Ama burası Türkiye!

Burada hep "aşırı normallikler" kol geziyor.

İşte bu yüzden cumartesi günü Rakel Dink soruyordu:

-Ülkemin adaleti 1 yılda ne yaptı?

Rakel'in üstüne bastığı en belirgin kelimeye dikkat etmeliyiz: Ülkem!!!

Koskoca bir yurtseverlikle sarmalanmış büyük bir hayal kırıklığı...

Nasıl olmasın ki?

Aynı günün akşamı Lütfü Kırdar Kongre Mer-kezi'nde yapılan Hrant'a Saygı gecesinin finalinde Hrant Dink, Almanya'da kendisine verilen Henri Nannen Basın Ödülü için beyaz perdede görünüyordu. 13 Mayıs 2006'da Hamburg'daki ödül konuşmasında Hrant şöyle diyordu:

-Biz gazeteciler can sıkıcı işler yaparız. Ben de şimdi biraz sizin canınızı sıkacağım. Benden önce burada konuşmalar yapıldı. Tarihin karanlıklarında kalmış acılar anlatıldı. Artık ölüler üzerinden değil, kalanlar üzerinden bir şeyler yapalım.

Hrant kendisinden önce yapılan konuşmalarda Türkiye için çizilen çerçeveye itiraz ediyordu:

-Benim ülkem Türkiye, sizin buradan gördüğünüz gibi koyu bir karanlık içinde değildir. Aydınlık bir Türkiye vardır. Fikir özgürlüğü vardır. Onun genişletilmesi için mücadele eden çok geniş bir toplum kesimi vardır. Dışlamak yerine yardımcı olun.

İşte bu adamı "Türklüğe hakaret eden" biri diye önce mahkum ettik. Sonra da kurşunladık!

Rakel Dink dün neye razı olduğunu da açıkladı:

-Eğer 301. Maddeden hapse atsaydınız, şimdi cezaevindeki üçüncü ayını doldurmuş olacaktı!

Bir başka anlatımla Hrant yaşayacaktı.

Ama yaşatmadılar, yaşatamadık!

Hrant'ı ortadan kaldırmayı kafalarına koymuş olan 657'nin içindeki "gizli örgüt" bu defa çok fazla açık verdi. En başka cinayetin en tepesindeki Erhan Tuncel emniyetin adamı çıktı. Emniyet Müdürlüğü bu adamının bütün dosyasının imhasını istedi. Hayal Yasin ile Erhan Tuncel arasındaki telefon kayıtlarının 6187'si silindi, 63 tanesi savcılığa verildi.

Daha ne olsun ki?

Eskiden 1970'lerin kör karanlığında, pek çok silahşor vardı. Her iki tarafta da... Her gün bir cinayet garantiydi. O nedenle de 657'liler pek fazla iz bırakmıyorlardı.

Ama 2007'de ortalıkta onlardan başka infaz ekibi kalmadı. Silah patladığında örtünmekte zorlandılar, her şey ayan beyan ortalığa saçıldı.

Hrant için Adalet istemek insanım diyenler için vicdan borcudur. Aynı zamanda Türkiye'yi karanlığa boğmak isteyen, demokrasinin önünü tıkayan "cerahatin" de yargı önüne çıkarılmasıdır.

Bu yüzden Hrant hâlâ Türkiye için bir umuttur!