Hüsnükabul Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Birleşmiş Milletler, Suriye'deki çatışmaların yeniden şiddetlenmesi konusunda uluslararası toplumu uyardı. BM Suriye Araştırma Komisyonu Başkanı Paulo Pinheiro, ülkede yeni bir şiddet dalgasının başladığını belirtti. ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam rejimi arasında yoğunlaşan çatışmalar, sivilleri ve mültecileri tehlikeye atıyor. Bu durum, birçok ülkenin mülteci politikalarını gözden geçirmesine neden olurken, çatışmaların durmadığı Suriye'ye geri gönderilmesi tartışılan sığınmacılar, yeni tehditlerle karşı karşıya kalıyor.

Suriye'de Şiddet Yükseliyor, Mülteciler Risk Altında: BM ve Uluslararası Toplum Uyarıyor
Son dönemde Avrupa'da göçmenlere yönelik baskılar artıyor. Common Dreams'de yer alan bir raporda, sınır bariyerlerinin doğru bir çözüm olmadığı, asıl sorulması gereken sorunun neden bu kadar çok insanın kaçtığı olduğu vurgulanıyor. Hollanda'da aşırı sağ hükümet, sığınmacı karşıtı bir uygulama başlatarak göçmenlere yönelik yardımları kesiyor. Human Rights Watch (HRW) ise Güney Kıbrıs ve Lübnan'ın Suriyeli mültecileri zorla geri göndermekle suç ortaklığı yaptığını belirten bir rapor yayımladı. Türkiye’de de Suriyeli göçmenler şiddet ve ayrımcılık mağduru olurken, Uygur Müslümanlarına yönelik baskılar da sürüyor.

Avrupa'da Yükselen Sığınmacı Karşıtı Politikalar
Dün Fransa'da 14:30'da Manş Denizi'nde Fransa'dan Birleşik Krallık'a mültecilere taşıyan bir gemi battı. Fransa İçişleri Bakanı, en az 12 kişinin öldüğünü ve iki kişinin de kayıp olduğunu söyledi. Hüsnükabul'de Hannah Arendt'i yeniden hatırlamanın anlamlı olduğunu düşünerek 'ortalıkta derin bir saygısızlık kol geziyor' cümlesine dönüyoruz.
Hannah Arendt'in 1951 tarihli The Origins of Totalitarianism kitabında, bu saygısızlığın yeni bir siyaset biçiminin doğduğu bir anda var olduğu söyleniyor. Yeni bir siyasi söylemle, insanları ve -aynı zamanda- diğer canlıları aşağılamayı amaçlayan güçlü bir siyasi söylemle doğan bu yeni siyaset biçiminin yegane amacı; karşı tarafı reddetmek, inkar etmek ve hatta yok etmektir.
Dolayısıyla programımızın bir alt başlığı olan mültecilerin hak temelli seslerinin yanı sıra şu anda en elzem mesele sadece mültecilerin haklarını talep etmek değil, diğer tüm canlıların; çevrenin, bitkilerin, suyun, ağaçların, martının, güvercinin, tavus kuşunun da hak talep etme hakkını talep etmektir. Dolayısıyla yarınki yayında niyetimiz, hem yakında tanık olduğumuz orman yangınlarını, köpeklerin katledilmesini, hem de mültecilerin hak temelli seslerini eş zamanlı olarak konuşmak.

Manş Denizi'ndeki Trajedi ve Yeni Siyaset Biçiminin Derin Saygısızlığı
Bölünme sonrası ulus-devlet, sınırlar, İslamofobi, toplumsal şiddet, tarih yazımı, kimlik politikaları ve genel olarak Pakistan ve Hindistan'ın bölünmesi üzerine, Pakistan asıllı Amerikalı tarihçi ve akademisyen Ayesha Jalal ile konuşuyoruz.

Ayesha Jalal ile Bölünme Sonrası Güney Asya: Tarih, Kimlik ve Sınırlar
Konuğumuz Mahmut Hasan Naim ile Bangladeş'teki son öğrenci hareketleri; Pakistan, Hindistan ve Bangladeş'teki bölünme ve İslamofobi (toplumsal şiddet) hakkında konuşuyoruz.

Hint Alt Kıtasının Bölünmesi: Görünmez Şiddetin Gölgesinde Tarih ve Günümüz Yansımaları
Birleşik Krallık'ta sonu gelmeyen beyaz üstünlüğü, takıntılı İslamofobi ve Müslümanlara yönelik hedef göstermeler artıyor. Bir diğer yandan 'Türkiye’de Göçmen Kadınlar ve Kadına Yönelik Şiddet' başlıklı rapor kamuoyu ile paylaşıldı.

Avrupa Birliği sınır ihlalleri ve Birleşik Krallık'ta artan İslamofobya
Hem iklim felaketinden, hem de insanlıktan utandığımız böyle bir dönemden, kelimelerin tükendiği bir zamandan geçiyoruz. Fakat her zaman aklımda Edgar Morenin'in dediği sözler geliyor, "Böyle bir zamanda cesaretimizi toplamak, 'aptal yerine konmadan tanıklık etmek' ve seslendirmek etik sorumluluğumuzdur..."

Bir Dönemin Tanıklığı: İklim felaketlerinden hayvan haklarına ve insanlık dramına
"Gerçekten merak ediyorum, bu ülkede benim varlığım ne olduğunu gerçekten merak ediyorum. Benim burada geleceğim nedir? Kendimi buradaki durumumla ne kadar kesin bir şekilde bağdaştıracağım ve burada olduğumu ve burada olmanın, hayatımda olabileceğim başka hiçbir yerde olamayacağım anlamına geldiğini düşünmeyen acımasız çoğunluğa nasıl anlatacağım? Ben başka hiç bir yere var olamam. Burası benim de evim. Burayı ben de dert ediniyorum. Ben şu an bu ülkedeyim ve gerçek bu."
Kayseri'de yaşanan son olaydan sonra 3 bine yakın Suriyeli işçi şehri terk etti. Yeni Şafak'ın saha araştırmasına göre böyle. Bunu yarınki yayınımızda konuşacağız.
Ayrıca ABD'deki son seçimler hakkında da konuşmak istiyoruz. “Nermeen Shaikh'in Democracy Now!'da Maria Hinojosia ile yaptığı “Trump ‘Birlik’ Konuşmasında Göçmenleri Şeytanlaştırıyor, Yalanlar Yayıyor ve Otoriterliği Kucaklıyor!' adlı röportajına da değinmek istiyoruz.
Son olarak Bangladeş'teki son öğrenci protestoları hakkında da konuşuyoruz. Ailem - hem annem tarafı, hem de babam tarafı - aslen Bangladeşliyiz. 1947'de Kalküta'dan Pakistan'a göç ettik. Bu protestolar bana şahsen o dönemi hatırlatıyor. Zamanımız elverirse, programımızda bu konuya da değinmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.

Burası benim de evim
Kaygı, endişe ve yalnızlık gerçek; bu benim yarattığım bir paranoya değil, bu bir hastalık değil. Bu gerçek bir durum..

"Nasıl yaşadığımı bilmiyorum."
Yale Üniversitesi'nden tarihçi Timothy Snyder, The American Abyss adlı makalede, "doğruyu söylememek" (not telling the truth), doğru olanı saklamak, doğru olanı susturmak, doğru olanı inkar etmek gibi tüm bu meselelerin demokrasinin kırılganlığına (fragility of democracy) işaret ettiğini söylüyor. Yarınki yayında niyetim bu "doğruyu söylememe" durumunu ele almak olacak çünkü korku, güven ve "nefretin" yaygın olduğu yer olduğunu seziyorum. Burada en temel ama en elzem soru doğru olanı nasıl konuşabileceğimizi sormak gibi görünüyor. Dolayısıyla başından beri sorduğum soru, tüm bu meseleler hakkında nasıl konuşabiliriz? Konuşmanın ihtimallerimiz nedir? Yarın aynı zamanda bir konuğumuz olacak, Üveys Hummus. Üveys ile geçen hafta 20 Haziran Mülteciler Günü'nün ilk basın açıklamasında beraberdik. Dolayısıyla yarın Üveys ile GGM'deki hak ihlalleri, eğitim hakkı ve çocuk işçi hakları konularına odaklanmaya çalışacağız. Son olarak, eğer zaman izin verirse, Sudan'daki son durumu daha açıklayıcı bir şekilde ele almak istiyorum. Şu anda Sudan'da 143 bin kişi yerinden edilmiş durumda. Sessizliğin en hakim olduğu bir yer...

Doğruyu söylememek, Doğruyu saklamak, Doğru olanı ortadan kaldırmak: Demokrasinin Kırılganlığı ve Göçmen hak ihlalleri üzerine değerlendirme