Kopuk Bağlar Kayıt Arşivi
Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Ormanların uğultusu, bostanların çeşitliliği, şehirlerin kalabalığı… Hepsi tek bir sese indirildiğinde geriye ne kalır?
Monokültürün doğayı ve gündelik hayatı nasıl çoraklaştırdığını, buna karşı çeşitliliğin filizlendirdiği dirençleri konuşuyoruz.

Tek Ses, Tek Tür: Monokültür
Çayın en yakın dostu olan bardağı konuşuyor; gündelik hayatımızda elimizden düşürmediğimiz, çoğu zaman fark etmediğimiz ama aslında başlı başına bir kültür tarihi taşıyan bu nesnenin izini sürüyor; maşrapalardan ince belli bardağa uzanan yolculuğu ele alıyor ve Osmanlı ile Türkiye tarihindeki yerini tartışıyoruz.

Çayın Etrafında Demlenen Kültür: İnce Belli
Yaşar Kemal Çukurova’yı şöyle betimler:
“Toprak yağlı, ışıl ışıldır. Bire kırk, bire elli vermeye hazırlanmıştır. Sıcacık, yumuşaktır.”
Emeğin teriyle yoğrulan bu topraklarda, güneşin ve bereketin sofrasına bir kez daha konuk oluyoruz. Bu hafta, kaldığımız yerden Çukurova’nın bereketli topraklarını ve emeğin öyküsünü konuşmaya devam ediyoruz.

Çukurova: Ekmek ve Emek Coğrafyası
Bedahet Tosun anısına...
Yaşar Kemal’in sözleriyle “Çukurova sarı sıcaktır, toz dumandır, sızlayan kemik ve akan terdir; traktör, biçerdöver ve pamuktan eldir.” Bugün biz bu ovayı, emeğin sömürüyle, göçün zorunlulukla ve modernleşmenin ağır bedellerle kesiştiği bir toprak parçası olarak ele alıyoruz; Çukurova’nın Cumhuriyet tarihinde bir yandan umut, öte yandan eşitsizlik ve çelişkiler üreten yüzünü konuşuyoruz.

Sarı Sıcağın Coğrafyası Çukurova
Geçen hafta, yangınların gölgesinde — ki biz bu gölgeyi pek serinletici bulmadık — mizah ekolojisine giriş yapmış ve bu hafta da kaldığımız yerden devam ediyor; Osmanlı ve Cumhuriyet’te mizahın çok boyutluluğunu, toplumsal ve politik dönüşümlerle nasıl şekillendiğini konuşuyoruz. Ciddiyetimiz yerinde ama arada gülmekten tarih kitaplarının sayfaları da kıvrılabilir çünkü mizah, sadece güldürmek değil, bazen tarihin tozunu silkeleyip bugünü daha net görmemizi sağlamak için de vardır.

Mizah Ekolojisi – Osmanlı’dan Cumhuriyet’e
Hayatın her alanına sirayet eden; insanların hem kendilerine, hem de cansız varlıkların hallerine verilen tepkiler, anlamlar olarak karşımıza çıkan mizahı ve mizahın Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini konuşuyoruz.

Mizah Ekolojisi
Geçen hafta bıraktığımız yerden devam ediyor ve konuğumuz Şeyma Balcı ile bu hafta da sinemayı konuşuyoruz. Bu sefer kameramızı Cumhuriyet tarihinin sinema serüvenine çeviriyoruz.

Türkiye’de Sinemanın Yolculuğu
Konuğumuz Şeyma Balcı ile başka görme biçimleri yaratan, bir karşılaşma zemini olan sinemayı ve sinemanın Cumhuriyet tarihini konuşuyoruz.

Sinema: Hareketli Zemin
Ormanların sessiz sakini sakallı kızılağacı; endüstriyel bitkilerin gölgesinde unutulan bu ağacın Cumhuriyet tarihini ve hikâyesini konuşuyoruz.

Sakallı Kızılağaç: Medeniyetin Gölgesinde
Orman yangınlarını yalnızca bir 'afet' olarak değil, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve ekolojik krizlerine gömülü bir sorun olarak ele alıyor; Osmanlı’dan bugüne orman politikaları, 2020’li yıllarda artan yangınlar, küresel iklim krizinin etkisi, yeniden ormanlaştırmayı konuşuyoruz. Rantı, ihmali, kastı, sessizliği… ve hâlâ su taşıyan karıncaları.

Ormanlar neden yanıyor?