Dünyayı Çevirenler Kayıt Arşivi

-
Aa
+
a
a
a
Programın kayıtlarını buradan dinleyebileceğiniz gibi, podcast kanalına üye olarak farklı podcast uygulamaları aracılığıyla mobil cihazlarınızdan da dinleyebilir, yeni bölümler yayınlandıkça haberdar olabilirsiniz: iTunes / RSS

Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Mehmet Moralı'yla Ray Bradbury üzerine

1953 tarihli Fahrenheit 451 adlı kitabıyla ünlenen Amerikalı yazar Ray Bradbury'yi çevirmeni Mehmet Moralı ile konuşuyoruz. 

Mehmet Moralı'yla Ray Bradbury üzerine
 

Mehmet Moralı'yla Ray Bradbury üzerine

09 Eylül 2025
Regaip Minareci'yle Jenny Erpenbeck üzerine

Doğduğu coğrafya ve zaman dilimine derin bir tarihsel bağ kazandırdığı anlatılarıyla okurunu geçmiş ve kolektif hafıza ile yüzleştiren Jenny Erpenbeck'in çevirmeni Regaip Minareci ile Kairos ve Bütün Günlerin Akşamı romanları üzerinden Erpanbeck edebiyatını konuşuyor; zaman, hafıza ve birey ekseninde geçmişin bugünkü benlik üzerindeki etkisini tartışıyoruz ve edebiyatın yalnızca bir anlatı değil, aynı zamanda bir hatırlama ve düşünme alanı olduğunu bir kere daha anlıyoruz.

 Regaip Minareci'yle Jenny Erpenbeck üzerine
 

Regaip Minareci'yle Jenny Erpenbeck üzerine

02 Eylül 2025
Damla Kellecioğlu'yla çizgi roman çevirmenliği üzerine

Konuğumuz Damla Kellecioğlu ile çizgi roman çevirmenliğini mercek altına alıyoruz. 

 

Damla Kellecioğlu'yla çizgi roman çevirmenliği üzerine
 

Damla Kellecioğlu'yla çizgi roman çevirmenliği üzerine

26 Ağustos 2025
Dilek Başak'la Vigdis Hjorth üzerine

Vigdis Hjorth travma anlatısı, aile içi gerilimler, hafızanın politik boyutu ve kadın kimliği ekseninde şekillenen minimalist ama yoğun bir anlatıya dayanan tarzıyla otobiyografik kurgunun en önemli çağdaş temsilcilerinden biri. Sade görünen cümlelerin ardında neler yok ki? Derin psikolojik çözümlemeler, hakikat arayışları, karakterlerin iç dünyalarını ve mahrem kapılarını yavaş yavaş açışı. O kapıların ardında da asla bağırmadığı halde son derece sert, sarsıcı resmedişleriyle travmatik yaşamlar, dünyalar. Sonundaysa bireyin içsel çalkantılarıyla toplumun görünmez baskıları arasındaki çatışmayı incelikli bir biçimde işleyişi ve okurlarını bir yüzleşmeye de davet edişi.

Sadece yazdıklarıyla değil, edebiyatın otobiyografi ile kurgu arasındaki sınırlarını bulanıklaştırarak “bireyin adil ve iyi yaşama hakkı”na dair politik veçhesini düşündürmesi bakımından da çok önemli seslerden o.

Bugün ikinci kez Norveç’e uzanacak ve Norveç edebiyatının en dikkat çeken, cesur kalemlerinden Vigdis Hjorth’u MirasAnnem Öldü mü ve Postane Günlükleri kitaplarının çevirmeni Dilek Başak ile konuşacağız.

Dilek Başak'la Vigdis Hjorth üzerine
 

Dilek Başak'la Vigdis Hjorth üzerine

19 Ağustos 2025
Édouard Louis İstanbul'da: "Şiddet istikrarsızdır"

Dünyayı Çevirenler’de Didem Bayındır'ın Édouard Louis'yle sınıf, kimlik, cinsellik, politika ve arkadaşlık bağları üzerine söyleşisinin ikinci ve son bölümüne kulak veriyoruz. 

Édouard Louis İstanbul'da: "Şiddet istikrarsızdır"
 

Édouard Louis İstanbul'da: "Şiddet istikrarsızdır"

12 Ağustos 2025
Édouard Louis in Istanbul: “Violence is unstable”

Here is the second and final part of Didem Bayındır's interview with Édouard Louis on class, identity, sexuality, politics, and friendships.

Édouard Louis in Istanbul: “Violence is unstable”
 

Édouard Louis in Istanbul: “Violence is unstable”

12 Ağustos 2025
Édouard Louis İstanbul'da: "Politik olan kişiseldir"

Didem Bayındır, Édouard Louis ile edebiyat ekseninde sınıf, kimlik, cinsellik, politika ve arkadaşlık bağları üzerine konuşuyor.  

Édouard Louis İstanbul'da: "Politik olan kişiseldir"
 

Édouard Louis İstanbul'da: "Politik olan kişiseldir"

05 Ağustos 2025
Édouard Louis in Istanbul: "The political is personal"

For two weeks, we will be engaging in a literary discussion centered on class, identity, sexuality, politics, and friendship through the writings of Édouard Louis.

Édouard Louis in Istanbul: "The political is personal"
 

Édouard Louis in Istanbul: "The political is personal"

05 Ağustos 2025
Gökhan Aksay'la Juan José Saer üzerine

Olaylardan çok zamanın ve belleğin akışıyla ilgilenen Juan José Saer’in edebiyatını Gökhan Aksay ile konuşuyoruz.

Juan José Saer anlatmıyor, hatırlıyor. Cümleleri uzun, parantezli, tekrarlarla dolu. Sessizliklerle, boşluklarla konuşuyor. Gerçekle kurmacayı iç içe geçiriyor; bir limon ağacı ya da bir nehir kıyısı, sadece fon değil, hatırlamanın taşıyıcısına dönüşüyor. Latin Amerika edebiyatında alışık olduğumuz büyülü gerçekçilikten farklı bir yerde duruyor: Gerçeğin kendisi zaten yeterince büyülü. Geçmişin izlerini taşıyan ama yaranın kaynağını unutmuş karakterlerle, edebiyatı bir düşünme ve hissetme alanına çeviriyor.

Gökhan Aksay'la Juan José Saer üzerine
 

Gökhan Aksay'la Juan José Saer üzerine

29 Temmuz 2025
Gökhan Aksay'la Joan José Saer üzerine

Latin Amerika edebiyatının unutulmaz sesi Joan José Saer’i konuşuyoruz. Zamanı doğrusal değil; döngüsel kurgulayan, anlatmaktan çok hatırlayan; sesi değil sessizliği öne çıkaran yazar Saer'i gündelik olanın içindeki çatlaklardan sızan belleği, geçmişin izlerini ve unutul(a)mayanları Gökhan Aksay ile birlikte ele alıyoruz.
 

Gökhan Aksay'la Joan José Saer üzerine
 

Gökhan Aksay'la Joan José Saer üzerine

22 Temmuz 2025