Haberler.com25 Ekim 2007
ANKARA - Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, son dönemde dünya ile birlikte Türkiye'yi de etkisi altına alan kuraklık ile ilgili büyük bir araştırma projesi hazırlandığını belirterek, "Kuraklık ile ilgili hazırladığımız bu proje 2008 yılında devreye girecek" dedi. Yaşanan kuraklık dolayısıyla dünyada son 10 yılda buğday stoklarının 100 milyon ton azaldığını kaydeden Eker, buğdayın gıda maddesi olması dışında bioethenol üretiminde de kullanılmasıyla bu azalmanın ortaya çıktığını bildirdi.
Türkiye'nin buğday ticareti açısından büyük öneme sahip olduğunu dile getiren Eker, "Refahın artmasıyla birlikte buğday tüketimi de arttı. Biz de geleceğinin stratejik ürünlerinden olan buğdaya uygun bir politika izliyoruz" açıklamasını yaptı.
Tarım Bakanlığı'na bağlı Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü'nen (TEAE) gerçekleştirmiş olduğu "Tarım ve iklim Değişikliği/Enerji Darboğazı" konulu konferansta konuşan Eker, tarımın, sadece insan varlığını sağlayıcı değil, sosyoekonomik ve sosyokültürel yapının oluşmasında da etkili olduğunu kaydetti. Eker, bu kadar büyük öneme sahip bir sektörün diğer sektörler dolayısıyla tehlike altına girdiğinin altını çizdi. Yaşanan küresel ısınmanın, sera gazlarının emisyonunundan kaynaklandığını hatırlatan Eker, nüfus artışı ve şehirleşmenin sera gazlarını artırdığını söyledi. Bu problemi azaltmak için öncelikle üretim felsefesinin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Eker, bu çerçevede önümüzdeki yıllarda en çok tartışılacak konulardan birinin tüketime dayalı üretim felsefesi olacağını kaydetti.
Son dönemlerde tarımın yeni fonksiyonlarının oluştuğunu ifade eden Eker, "Fosil yakıtların, sonlu rezervlerinin olmasıyla birlikte insanoğlu yeni yakıt arayışlarına geçti. Geleneksel tarıma enerji tarımı da ilave edildi" dedi.Kuraklık konusunda geçmiş yılları da değerlendiren Eker, 1973 ve 1989 yıllarında bu yılın aynı dönemine göre aynı oranda yağış aldıklarını belirterek, "O tarihlerde de yağış az olmasına rağmen sıcaklıkta fazla değildi. 2007 yılında yağış azdı, ancak hava sıcaklığı fazlaydı" diye konuştu. Eker, yaşanan kuraklıklar dolayısıyla kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere çeşitli tedbirler aldıklarının altını çizdi. 2007-2008 dönemi için kuraklığı tolare edebilecek ürün çeşitlerinin üreticilere bildirildiğini söyleyen Eker, yine 2008 içerisinde kuraklıkla ilgili, uygulamaya geçecek bir projenin olduğunu kaydetti.
Hidrolojik kuraklıktan korunmak için de yeraltı ve yüzeysel suların korunması gerektiğini bildiren Eker, konuyla ilgili damla ve yağmurlama sulama teknikleriyle ilgili gerekli çalışmaların yapıldığını ve desteklerin verildiğini hatırlattı. Damla ve yağmurlama sulama teknikleriyle yüzde 30 ile yüzde 80 arasında su tasarrufunun sağlandığına işaret eden Eker, "Damla sulama ve yağmurlama sulama ile işçilik ve enerji maliyetleri de yarı yarıya azalıyor. Aynı zamanda bu teknikler suyu muhafaza ediyor ve toprağı koruyor" şeklinde konuştu. Türkiye'de kullanılabilir suyun yüzde 75'inin tarıma ayrıldığına dikkat çeken Eker, damla ve yağmurlama sulama ile tüm tarım alanlarının sulanabileceğini söyledi. Eker, Orta Anadolu'da su kullanımıyla ilgili tedbirler alınmasını ve yatırımların yapılması gerektiğini belirtti. Tarım sektörü, Türkiye'de kara delik olarak görülüyor"
TEAE Müdürü Doç. Dr. ilkay Dellal, dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerde tarıma özel önem verildiğini belirterek, "Dünyada destek gören tarım ülkemizde kimi zaman kara delik, kimi zaman da kötü giden ekonomik verilerin göstergesi olarak görülüyor" dedi.
"Kuraklık yer kürenin sorunu"
Teksas A&M Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. Bruce McCarl ise kuraklığın yer kürenin tamamında söz konusu olduğunu belirterek, "Tarım sektörü yakın zamanda iklim değişikliğinin engellenmesi ve bio yakıtlarla karşı karşıya kalacak" dedi. İklim değişikliğiyle birlikte deniz seviyesinin de hızla artabileceğine dikkat çeken McCarl, böyle bir durumda istanbul gibi şehirlerin limanlarının zorluklar yaşayacağını söyledi.
İklimle ilgili bir anlaşma olan Kyoto Protokolü'nün Amerika tarafından onay görmediğini vurgulayan McCarl, bu protokolün getireceği maliyetlerden dolayı imzalanmadığını kaydetti. McCarl, iklim değişikliği konusunda ise bilgi artışı, iklim değişikliği ile birlikte yaşamak ve değişiklikle birlikte üreticide kâr, tüketicide zarar olgularının ortaya çıkacağını söyledi. Mc.Carl tarımsal araştırmalar konusuna bütçe ayrılması gerektiğini de vurguladı.